"Bir hafta sonra doktor bulamayabiliriz"
GÜNDEM, 27 Mart 2020 14:55DW Türkçe’nin görüştüğü doktorlar, resmi sayıların gerçeği yansıtmadığını savunuyor. Koronavirüs vakaları ve ölümlerin, söylenenden çok daha fazla olduğu belirtiliyor.

Her gün yüzlerce hastayla temas eden sağlık çalışanlarının durumu ise kaygı verici aşamayı geçti, alarm veriyor. Uzun süredir "Yaşatmak için yaşamak istiyoruz" sloganıyla acil taleplerini dile getiren sağlık çalışanları, "Bir hafta sonra hastalara bakacak doktor kalmayacak" diye uyarıyor. Bu haber yazılırken 33 yaşında bir hemşirenin Covid-19 tanısıyla hayatını kaybettiği haberi geldi. İstanbul’da Özel Acıbadem Hastanesi’nde çalışan Dilek Tahtalı’nın 10 Mart’tan beri hastane hastane dolaşarak test yaptırmaya çalıştığı öğrenildi. Eski CHP Milletvekili Rasim Topal’ın yeğeni olan Dilek Tahtalı’nın yoğun bakım bulmakta da zorlandığı ve 23 Mart’ta sevk edildiği Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybettiği ortaya çıktı.
DW Türkçe, farklı illerde görev yapan doktorlarla görüşerek salgının resmi verilere yansımayan durumunu araştırdı. Görevlerini riske atmamak için isimleri saklı tutuldu.
İzmir’de bir kamu hastanesinde görev yapan bir hekim, Covid-19 şüphesiyle tedavi gören ve hayatını kaybedenlerin sayısında büyük artış olduğunu söylüyor. Ancak çoğuna test yapılmadığı için Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı sayılar içinde bu vakalar yok. Hayatını kaybedenlerin ölüm raporlarına "solunum yetmezliği" yazıldığını söyleyen hekim, "Hepimiz biliyoruz koronadan öldüğünü" diyor. Kesin tanı olmayınca kayıtlara da Covid-19 yazılamıyor ama defin işlemleri temkinli bir şekilde, sessiz sedasız yapılıyor.
İstanbul'dan bir aile hekimi de korona kaynaklı ölümlerin, söylenenden çok daha fazla olduğunu savunarak, "Bunu söylemek vatan hainliği gibi, suç" diyor, "bunu dersem biterim doktor olarak"… Hasta hayatını kaybettiği zaman, "pnömoni, solunum yetmezliği" olarak kayıtlara geçtiğini bildiren aile hekimi şunları söylüyor:
"Doğru. Solunum yetmezliğinden ölüyor ama Covid'e bağlı solunum yetmezliği demesi lazım, demiyor. Kayıtlarda geçmese de herkes biliyor korona olduğunu. Çünkü test yapılmamış fakat bulgu var, kapı gibi. Akciğer filmi var, tomografi var, bariz. Temas öyküsü bariz, mesela umreden gelmiş veya İran, İtalya bağlantısı var, teması var. Bazen de test yapılıyor ama sonuç çıkana kadar hasta ölmüş oluyor."
Hızlı kitlere göre daha kesin bulgu veren PCR testlerinde sonucun çıkması 3-4 günü buluyor. Hasta öldükten sonra test pozitif gelse de ölüm sebebi çoktan yazılmış oluyor.
Trakya bölgesinde görev yapan bir 112 acil doktoru, iki hafta öncesine kıyasla vaka sayılarının on katına çıktığını ama personel sayısının aynı olduğunu söylerken kaygısını saklayamıyor: "Görünen o ki daha da artacak, çok artacak. Alanda karşılaştığımız durum bunu gösteriyor."
Haftalardır dile getirilmesine rağmen sağlık çalışanları hâlâ koruyucu malzemeden yoksun. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'nde bile ihtiyaçlar bağışlarla ve bakanlıktan gelenlerle tamamlanmaya çalışılırken pek çok kurumda malzemelerin "idareli kullanılması" isteniyor. 7 ila 10 çalışanın görev yaptığı bir aile sağlığı merkezine haftada bir paket maske, bir paket eldiven veriliyor; pakette 50 tane var. Yani bir kişiye günde bir tane bile düşmüyor. Devlet hastanelerinde kısmi de olsa ekipman var. Bakanlık “malzememiz bol” dediği için başhekimlik sıkıntı olduğunu kabul etmiyor ama yeteri kadar vermiyor da. Örneğin tek kullanımlık tulum ya da önlük ya hiç yok, ya da günde bir tane.
"Tuvalete gitmiyoruz, çay molası bir kere"
Bu yüzden sağlık personeli kendi aralarında oluşturduğu gruplarla, piyasadan maske, tulum, siperlik bulmaya çalışıyor. Ama hem bulması zor hem de fırsatçılar yüzünden çok pahalı. İstanbul’daki bir aile hekimi durumu şöyle özetliyor:
"Mesela tulum en çok ihtiyacımız olan şey. Tuvalete gidersen at, bir daha giyilmez. Hiçbir şey yapmasan da kontamine olduğu için değiştirmen gerek. İdareli kullanalım denecek bir durum değil, buna rağmen öyle kullanıyoruz. Kendimizi tutup tuvalete gitmeden, maskeyi çıkarmamak için sabahtan öğlene kadar çay içmeden idare edelim desek bile günde ikişer tane lazım. Bir kutu maskeye dün 250 lira verdim. Bulamıyoruz da, bulsak alacağız, canımızdan kıymetli mi?!"
112 acilde görevli doktor ise şimdilik koruyucu ekipman sıkıntısı çekmediklerini söylüyor. Ambulansla evlerden hastanelere sürekli Covid-19 şüphesiyle hasta taşıdıklarını belirterek, "Devlet hastanelerinde bizdeki kadar koruyucu ekipman olduğunu görmüyorum. Tabii ki biz de idareli kullanıyoruz ama yarın sayı arttığında, ki artacak, ne yapacağımızı bilmiyorum" diyor.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Zeki Kılıçaslan da bu bilgileri doğruluyor:
"Hasta sayısı giderek artıyor, bizde de büyük tehlike var. En büyük kaynağı da hastanelerin bizatihi kendisi. Sağlık çalışanları büyük tehdit altında. Değişik hastanelerden ve aile hekimlerinden gelen bilgilere göre birçok hekim, hemşire ve diğer sağlık çalışanları pozitif."
Bulaştırıcı hastaların hızla bulunması, ileri derecede agresif korunma önlemleri alınması gerekirken bunların yapılmadığını söyleyen Prof. Kılıçaslan, "Şu anda bile hâlâ sadece yoğun bakıma yatmış, entübe edilen, makineye bağlanan çok bulaştırıcı vakalar için önlemler var. Henüz yoğun bakım ihtiyacı olmayan servislerdeki korunma önlemleri ise gevşek" diyor.
Bu tip salgınlarda sağlık çalışanlarının korunmasının pahalı bir iş olduğunu söyleyen Prof. Zeki Kılıçaslan, "Ama yapılması gerekiyor tabii ki. Yatırım yapmazsanız önleyemezsiniz. Hastalığın şüphesiyle bile 14 gün karantinaya alıyorsunuz. Koruyucu malzemeler hızla sağlanmazsa birçok sağlık çalışanı devre dışı kalacak" diyor.
"İşler yürüsün diye test yapılmıyor"
Büyük risk altında oldukları halde sağlık çalışanlarının test yaptırması da neredeyse imkânsız. Kardiyolog eşi Covid-19 pozitif tanısıyla hastaneye yatan bir hemşire evinde karantinaya alınınca mesai arkadaşları kendilerine de test yapılmasını talep ediyor. İlçe Sağlık Müdürlüğü reddediyor. Israr ettiklerinde her birinin hastaneye gidip kuyruğa girmesi isteniyor. Belirtilerin tümü olmadan test yaptırmaya izin yok.
Birçok sağlık kurumunda durum aynı. Test yaptırmayı başaranların oranı çok düşük, yaptırabilenlerin ise neredeyse tamamı pozitif. Yoğun bakımda olanlar hiç de az değil. Toplam kaç sağlık görevlisinin korona tedavisi gördüğünü ise kimse bilmiyor.
DW Türkçe'ye bilgi veren aile hekimi, "Şu anda birimiz hastalansa hepimiz temaslı olduğumuz için Aile Sağlığı Merkezi’ni kapatmak zorunda kalacaklar. İşler yürüsün diye bize test yapmıyorlar" diyor.
Prof. Zeki Kılıçaslan, sadece son iki günde testlerin biraz arttığını belirterek şunları söylüyor:
"Biliyoruz ki bulaştırıcı olan vakaların yüzde 60 ila 80’inde hiçbir belirti yok, bunlara zaten bakmıyoruz. Belirti olanların birçoğuna da bakmıyoruz, yurtdışı bağlantısı yok diye. Peki, kime bakıyoruz? Yüzde 10’a. O zaman yüzde 90 bulaştırıyor. Bu çok net. Test yapmazsanız göremezsiniz."
"Söylemekten niye korkuyoruz ki?"
Göğüs hastalıkları uzmanı Prof. Kılıçaslan, tarihten örnek vererek bugün yapılması gerekenleri anlatıyor:
"Ben tüberkülozla uğraşıyorum. 1959-61 arasında kayıt sistemimiz yoktu, Türkiye'de verem çok az görünüyordu. Oysa toplumun içinde çok yaygındı. Kayıt sistemi yapıldı, bir senede vaka sayımız on kat arttı. Bu kötü bir şey değil, vakanın artması başarısızlık değil, başarıyı gösterdi. Daha az vaka değil, daha fazla vaka bulma sağlık sisteminin başarısı olacaktır. Hedef olarak bunu koymalıyız."
Covid-19 salgınıyla mücadelede bütün dünyada eksik kalındığını söyleyerek bazı konularda geç kalınmış olsa bile şeffaflığın önemine dikkat çekiyor:
"Herkes biliyor ki bu çok yaygın. Alman başbakanını dinledik, diyor ki toplumun neredeyse hepsinde bu hastalık olacaktır. Biz niye korkuyoruz ki topluma bunu söylemekten? Bırakın topluma söylemeyi, doktorlara bile söylemiyoruz. Biz çocuk muyuz, millet çocuk mu, doktorlar çocuk mu? Almanya'da, İtalya’da binlerce vaka oluyor da bizde niye olmayacak? Bunu söylemekten niye korkuyoruz? Halk sağlığı bu! Herkesi ilgilendiren bir konuda, kesinlikle şeffaf olunmalıdır. Çok hızlı şekilde yaygın test uygulanmalıdır."
GÜNDEM, 27 Mart 2020 14:55
Yorumlar (0)

Meteoroloji'den 11 İl İçin Kuvvetli Yağış Uyarısı

“Gülşen” tiyatro oyunu büyük alkış aldı

Kemer Belediyesi “Can dostlarına” sahip çıkıyor

Kemer’de parklar yenileniyor

Kepez Kitap Fuarı’na eğitimci yazar Cesur’dan duygusal dokunuş

Asgari ücrete ARA ZAM açıklaması!

Otoyol Jandarması Ekipleri, Şehirlerarası Otobüslere 'Yolcu' Gibi Binerek Sürücüleri Denetliyor

Skolyoz Hastası Barış'ın Polis Olma Hayali Gerçekleşti

Minik Yürekler Emniyetle Buluştu: Öğrencilere Polislik Mesleği Tanıtıldı

Esenyurt’ta Tehlikeli Şekilde Araç Kullanarak Çocukların Canlarını Tehlikeye Atan Servisi Sürücüsü Yakalandı

Kırmızı Bültenle Uluslararası Seviyede Aranan Ş.Ç. ve Ö.A. İle Ulusal Seviyede Aranan M.G. ve S.E.Ö. İsimli Şahısları Ülkemize Geri Getirdik

Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Şok İddia!
YGD, Gazetecilere 12 Kategoride Ödüller Verecek

DİYARBAKIR’DA “TÜRKİYE’NİN TEKNOLOJİK GELİŞMESİNDE GENÇLERİN ROLÜ ” SEMPOZYUMU

İçişleri Bakanımız Sn. Ali Yerlikaya'nın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Mesajı

Jandarmanın Yeni Yardımcısı "Robot Köpek" Envantere Girdi

Düzensiz Göçe Yönelik 420 Bin 269 Kişinin Kimlik Kontrolünün Yapıldığı Denetimlerde 547 Düzensiz Göçmen Yakalandı

İstanbul'da 407, Tokat'ta 1 ve Van'da da 1 olmak üzere 409 Şahıs Gözaltına Alındı

TÜRKİYE’DE BİR İLK: ABB ŞİMDİ DE SOSYAL DESTEK ALAN ASGARİ ÜCRETLİ VE EMEKLİLERİN SAĞLIK KATILIM PAYLARINI ÖDÜYOR

HPV AŞISI VE DİYABET SENSÖRÜ PROJELERİ ÖDÜL GETİRDİ - TÜRKİYE KALİTE DERNEĞİ’NDEN ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’NE ÖDÜL

Antalya Büyükşehir Belediyesi Boğaçayı Bilim Kurulu yaz tedbirleri için toplandı

BAŞKAN KOTAN KONYAALTI ESNAFIYLA BULUŞTU

Muratpaşa Doğu Garajı’nda Şüpheli Çanta Paniği!

Jandarma Genel Komutanlığı TEKNOFEST’te Yerini Aldı

Sahil Güvenlik Komutanlığı TEKNOFEST’te Yerini Aldı

“NARKOKAPAN-MERSİN” Operasyonu Kapsamında 112 Torbacı Gözaltına Alındı

SASAM İçişleri Bakanlığının desteğiyle 1. SASAM Strateji Zirvesi düzenledi

Anadolu Birliği Partisi Genel Başkanı Bedri Yalçın: “Emek, Toplumun Güçlü Yarınlarının Teminatıdır”

Mehmet Fatih Kayhan Öncülüğünde Medya Tanıtım Toplantısı Yapıldı

MSG YAPIM’DAN 1 MAYIS MESAJI: EMEĞİN VE ALIN TERİNİN BAYRAMI KUTLU OLSUN

GAZİPAŞA’DA AFET GERÇEĞİ PANELİ YOĞUN İLGİ GÖRDÜ

Türk Girişimciliğinin Yükselen Yıldızı: Ahmet Can’ın Başarı Hikayesi

Köksal Selçuk: Emek En Yüce Değerdir – 1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlu Olsun

Eren Canak’tan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Mesajı

Bilim ve Doğa Tutkusuyla Yükselen Bir Lider: Eren Canak Kimdir?

RTÜK, Sokak Röportajları İçin Çalışma Başlattı

İstanbul'da İlk 3 Ayda 41 Milyon Muayene

2025 Yılı 2. İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı Gerçekleştirildi

Valimiz Sayın Hulusi Şahin’in 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Mesajı
