Türkiye’de korona virüs ile mücadelede en büyük silah Aşı

Marmara Üniversitesi profesörlerinin koordinatörlüğünde Türkiye’deki pek çok yoğun bakımlarda aynı anda yapılan nokta prevalans çalışması ile Türk Toraks Derneği’nin Covid-19 yoğun bakımlarda gerçekleştirdiği ayrı bir araştırmadan çıkan sonuçlar, aşının önemini bir kez daha ortaya çıkardı. 

26 Ağustos 2021
Türkiye’de korona virüs ile mücadelede en büyük silah Aşı

Marmara Üniversitesi profesörlerinin koordinatörlüğünde Türkiye’deki pek çok yoğun bakımlarda aynı anda yapılan nokta prevalans çalışması ile Türk Toraks Derneği’nin Covid-19 yoğun bakımlarda gerçekleştirdiği ayrı bir araştırmadan çıkan sonuçlar, aşının önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Yaklaşık 2 bin vakanın değerlendirildiği araştırmalarda, vakaların genelinin aşısız olduğu, aşılı olup ek rahatsızlıklarla yoğun bakıma yatan hastaların, kısa sürede servise çıktığı gözlendi.
Türkiye’de korona virüs ile mücadelede en büyük silahın aşı olduğu, son yapılan iki araştırmayla bir kez daha ortaya çıktı. Marmara Üniversitesi yoğun bakım hocalarının koordinatörlüğünde Türkiye’deki pek çok yoğun bakımda aynı anda yapılan nokta prevalans çalışması ve Türk Toraks Derneği’nin gerçekleştirdiği ayrı bir araştırmada, 2 bine yakın vaka incelendi. Araştırmalarda, yoğun bakımdaki vakaların aşılı olup olmadıkları, aşılı ve aşısızların yoğun bakımdaki hastalık şiddet ile süreçleri gözlemlendi. Çıkan sonuçlar ise aşının virüs üzerindeki etkisini gözler önüne serdi.

“Genç olup, aşısını tam yaptıranlardan yoğun bakıma gelen yok”
Araştırmaya Kepez Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları bölümünden Uzm. Dr. Ayhan Varol ile birlikte katılan Kepez Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinin Sorumlu Hekimi Dr. Ayça Gümüş, görev yaptığı pandemi hastanelerinden Kepez Devlet Hastanesinin yoğun bakımdaki doluluk oranına ilişkin bilgiler paylaştı. 11 yoğun bakım ünitesinde PCR testi pozitif 70, akciğer bulguları şüpheli olan 6 vaka ile birlikte toplam 76 hasta olduğunu belirten Dr. Ayça Gümüş, bu kişilerden yüzde 80’inin aşısız olduğunu, yüzde 20’nin ise tek doz aşılı ya da ek hastalığı çok olan kişilerden oluştuğunu söyledi. Gümüş, ”Tek doz aşı olup, bu yeter diye düşünen insanlar var. Kesinlikle tek doz aşı yetersiz bir koruma. Yüzde 20’nin yarısı kadarı tek doz aşıyla kalan kısım. İki doz aşı olup gelenler ise çok fazla ek hastalığı olup, Korona virüse yakalanmasa bile yoğun bakıma gelecek hasta grubu yani basit bir gribal enfeksiyon bile bu hastaları yoğun bakıma getirebilir. Genç olup, aşısını tam yaptıranlardan ise yoğun bakıma gelen yok” ifadelerini kullandı.

“Yoğun bakımda kalış süresi, hastalığın ağırlığı ve şiddeti kesinlikle azalıyor”
Türk Toraks Derneği ve Türkiye’deki tüm yoğun bakımların katıldığı iki ayrı bilimsel araştırmaya Kepez Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları bölümünden Uzm. Dr. Ayhan Varol ile birlikte katıldığını belirten Gümüş, buradan çıkan sonuçların aşının koruyuculuğuna işaret ettiğini açıkladı. Gümüş, şunları söyledi:
“Türk Toraks Derneği, hastanemizin göğüs hastalıklarından Dr. Ayhan bey onunla birlikte bir aşı çalışmasına katıldık ve çok yüksek oranda hasta değerlendirdik. Sonuçlar yayınlanmak üzere olduğu için tam verileri veremesem de istatistik olarak kesinlikle aşı yapıldığında yoğun bakımda kalış süresi, hastalığın ağırlığı ve şiddeti kesinlikle azalıyor. Örneğin, 80 yaşında evinde oksijen kullanan KOAH hastası bir vakam, 2 doz aşılı olarak geldi ve bu hastayı 4 gün içerisinde servise çıkardım. Fakat bana 33 yaşında, 40 yaşında, 50 yaşında aşısız pek çok hasta geldi. Ek hastalıkları bile yok, ben bu hastaları servise çıkaramadım ve kaybettim. Diğer ikinci çalışma olan Türkiye’deki bütün yoğun bakımların katıldığı tek günlük bir çalışmaydı. Yoğun bakımlarda bulunan korona virüs hastalarının ne kadarının aşılı ya da aşısız olduğu, aşılıysa kaç doz olduğu ve vakalardaki hastalığın şiddeti yönünde bir çalışmaydı. Bu hastalara baktığımızda da, kesinlikle gözümüzün önünde bir gerçek var. Eğer hasta aşılıysa, hastalığın şiddeti düşüyor. Hasta aşısız ise hastanın PaO2/FiO2 oranı çok düşüyor. Bunun sebebi, aşılı olan vakada vücut daha önceden ne yapması gerektiğini ezbere alıyor ve yıkılmıyor. Savaşacak silahlarını önceden hazırladığı için çok çabuk atlatıyor. Ama birden bire hiç tanımadığı bir virüsle aniden karşılaştığında, vücut aniden çökebiliyor.”

“Aşı öcü değil”
Aşının önemine işaret eden Dr. Ayça Gümüş, “Bu aşı öcü değil, insanları felç yapmaz, kısırlaştırmaz. Bu aşı sadece insanları korur. Gördük ki bu aşı işe yarıyor. İnsanların üşenmemesini ve aşının işe yaradığına inanmasını istiyorum” dedi.

“Aşısız yoğun bakıma gelenler; ‘Biz ettik siz etmeyin’ diyorlar”
Gümüş, yoğun bakımdaki aşısız vakalarla olan diyaloglarına da değinerek, “Aşısız olup da yoğun bakımda yatanlara, ‘niye aşı olmadın’ dediğimizde, ‘biz ettik, siz etmeyin’ diyorlar. İnsanlar bunu görmüyor. İnsan hayatı, hepsine aynı davranıyoruz ama lütfen yoğun bakıma girmeden önce aşı olsunlar” diye konuştu.

“Aşı artık vatani görev gibi”
Kepez Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Ramazan Gürkan, delta varyantıyla birlikte vaka sayısındaki artışa değindi. Artış nedeniyle de yoğun bakım ve servislerdeki doluluk oranının artığına işaret eden Gürkan, bu hastaların çok yüksek oranda aşısız vatandaşlar olduğunu ifade etti. Gürkan, aşının önemine vurgu yaparak, “Aşısız olan kişilerin yoğun bakıma düşme oranı yüksek. Çok nadir de olsa aşılı olduğu halde vefat eden olabiliyor ancak bunlar yaşlı ve ek hastalığı olan kişiler. Ama aşısı olup da ek hastalığı olmadan yoğun bakıma düşen hastamız hemen hemen yok gibi bir şey. Bu net bir şekilde gözüküyor. Aşı çok önemli, bu ölümcül hastalığa karşı bu pandemi sürecinde aşı inkarına, aşı olunmamasına akıl sır erdirebilmek mümkün değil gerçekten. Elimizde böyle güzel imkan varken, böyle güzel bir silah varken bunu kullanmamamız akıl alır gibi değil. Aşılı hastalarımızın yoğun bakıma düşmesi çok çok nadir oluyor. Kronik hastalıkları ve yandaş hastalıkları yoksa yoğun bakıma düşmüyor ve hafif bir şekilde atlatıyorlar, tedavilerini olup taburcu oluyorlar. Artık bu pandemi sürecinde Covid hastalığı kişisel bir sağlık sorunu değil, toplumsal bir sağlık sorunu. Kendimizi düşünmesek bile sevdiklerimizi, ailemizi düşünmemiz lazım. Hepimizin birimize karşı sorumluluklarımız var. Aşı bence artık bir vatani görev gibi bir şey. Yani bizim için nasıl askerlik kutsalsa vatani görevse aşının da öyle olması lazım. Çünkü herkesin birbirine karşı sorumluluğu var. Can kaybını önleyen böyle bir silahımız varken bundan faydalanmamamız gerçekten içler acısı bir durum. Bu yüzden ben bütün vatandaşlarımızı aşı olmaya davet ediyorum” diye konuştu.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.